Çocuğunuzunyaş grubuna göre seçip, ailecek veya okulda yapabileceğiniz bol bol bilimle haşır neşir olacağınız deneyler
AnasayfaKarınca ve Uğur Böceği Boyama Sayfas Rapunzel ile Yumurta Kitap Boyama Sayfas. Res : 1650x1275 Piksel Görüntülenme : 6047 Bakıldı
Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi; alışverişin, eğlencenin ve mutluluğun merkezi olmaya devam ediyor. Çocuklar bu sömestir döneminde çok sevdikleri lisanslı karakterler Mucize: Uğur Böceği ile Kara Kedi ile 24, 25 ve 26 Ocak; Arı Maya ile 27, 28 ve 31 Ocak tarihlerinde Carousel Sahne’de buluşuyor.
denizakvaryumu. Gojileri sevdikleri bir gerçekBahçede goji varsa bu bitkiyi tercih ediyorlar. Uğur böcekleri karanfillerimdeki bitleri bitirdi. Aç kalmasınlar diye bahçeye götürdüm. Bugün boynuma bir acıveren bir böcek kondu bayağı acı verdi elimle bir fiske yapınca uğur böceği olduğunu gördüm.
İlkönce dağ kısmı yapılmış ve ardından uğur böceği ayrı bir şekilde örülerek dağ kısmına eklenişi gerçekleştirilmiş. Tığ işi uğur böceği yapımı için ayrıca boncuklar kullanılmış. Bu boncuklarla böceğin üzerindeki desenler yapılmış. Tığ oyasının dağ kısmı, zincirlerle kutucukların elde edilmesi ile oluşturulmuş. Bu dağın üzerindeki
Karıncave uğur böceği boyama Duvar Resmi Kolay Kurulum 365 Gün Iade Süresi Bu kolleksiyondaki diğer desenleri inceleyin!
rnvVzQ. Ağustos Böceği İle Karınca Masalı Eğlenceyi çok seven bir ağustos böceği varmış. Bu ağustos böceği sürekli saz çalar, şarkı söylermiş. Tüm gününü bu şekilde geçirirmiş. Derken güzel, sıcak günler bitmiş, kış gelmiş. Artık havalar çok soğuk ve yağışlıymış. Ağustos böceği şarkı söylemez hale gelmiş. Soğuktan çok üşüyormuş ve karnıda çok açıkmış. Ama hiç yiyeceği yokmuş. Çünkü tüm yazı saz çalarak ve şarkı söyleyerek geçirmiş. Kış için hiç hazırlık yapmamış. Ama o bu şekilde eğlenirken küçük komşusu karınca tüm yazı kış hazırlığı yaparak geçirmiş. Ağustos böceği bunu hatırlamış ve aklına karınca komşusundan ödünç istemek gelmiş; — Karınca komşumdan ödünç yiyecek bir şeyler isteyeyim, hem ne var ağustosta tekrar öderim, demiş. Ağustos böceği bu düşünce içerisinde karınca komşusunun kapısına gitmiş. Kapıyı çalmış. Karınca açmış kapıyı. Karşısında açlık ve soğuktan perişan olmuş ağustos böceğini görmüş; — Ne istiyorsun ağustos böceği, demiş. — Karınca kardeş havalar çok soğudu çok üşüyorum, üstelik karnımda çok aç ama yiyecek hiçbir şeyim yok. Bana ödünç yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum ağustosta borcumu ödeyeceğim sana, demiş ağustos böceği. Karınca; — Neden yiyecek hiçbir şeyin yok, bütün yaz ne yaptın sen? — Ağustos böceği çok utanmış, çok mahcup olmuş; — Şeyyy, ben bütün yaz saz çaldım, şarkı söyledim. Kış için hiç hazırlık yapmadım. Karınca çok sinirlenmiş bu cevabı duyunca; — Madem öyle tüm yaz saz çalıp, şarkı söyledin şimdide oyna o zaman, demiş karınca ve tak diye kapıyı ağustos böceğinin yüzüne kapatmış. Ağustos Böceği İle Karınca masal çocuk masalları masal özetleri hikayeler Dünya klasikleri güzel hikayeler seçme masallar masal dinle resimli masallar hikaye özetleri Türk masalları Benzer Çocuk Masalları Fitneci Aslan Masalı Uçan Kasaba Masalı Kınalı Kuzu Masalı Çıplak Kıral Masalı Topal Karınca Masalı Cici Kuş Masalı Çocuk Masalları Ana Sayfa Çocuk Masalları Ekleyin Ağustos Böceği İle Karınca Masalı Hakkında Yorum Yazın... boşver Eh şöyle böyle 2022-06-20 2022_4_15 FerideHikayeyi çok beğendim teşekkür ederim ???? 2022_4_15 2022-04-15 EFE Tm müq masal tm bu ödevde bitti 2021-09-28 BTSjin Blackpinkjisoo Bune bee coookkkkk kisa 2020-03-25 Bilge Çok kısa 2019-06-10 Bilge Güzel ama kısa 2019-06-10 damla açıkgöz çokgüzel olmus 2019-05-22 gül seher ben bunları çok severek kardeşimle okuyoruz ve bazılarının da özetini çıkarıyoruz onun için çok güzel 2019-01-22 aylin çok güzel olmuş çocuklar açısnda bunuya zanın ellerine sağlık 2018-12-21 Eylül tekin Hikayeyi çok beğendim 2018-09-11 Duru cemre Çok güzel bir masal bu 2018-08-12 Sedef Karincanin yaptığı yanlış çocuklara acımasızlık asilaniyor sanki onu uyarip sonra da yiyecek birseyler verebilirdi böylece hatasını anlar ve ayni duruma dusmezdi 2018-06-14 NACİYE ÇOK GÜZEL BİR MASAL BU MASAL TAM ÇOCUKLARA GÖRE BİR MASAL 2018-04-24 Rıza can Çok güzel 2018-04-17 Tuna Çok güzel 2018-04-14 Rana Ben gayet beğendimmm 2018-04-01 seren önegel çok güzel ve anlamlı bir hikaye çok sevdim 2018-03-29 Swetnosd trouble Harika yaş bide Gülten Dayıoğlu un hikayeleri olsa daha güzel olur 2018-03-23 Sümeyra tunç. Bende çok beğendim. 2018-03-22 Adnan Tkin ellerinize salık çok güzel olmuş çok teşekkür ederim ve ben böyle güzel fabıl görmrdim 2018-03-19 melek ben çok beğendim 2018-03-19 Zeynep Esra Beğendim süperdi 2018-03-18 Zeynep Esra Süper 2018-03-18 Hilal bence güzel bir hikaye ama çok kısa 2018-03-13 hacer güzel olmuş 2018-03-12 medine nur cok güzel bizde bugün okuduk sınıfta bu hikayeyi 2018-02-06 Arda Darendeli Çok güzel ama biraz kısa 2018-02-01 Defne su Güzel ama kısa 2018-01-29 Yasemin karagöz Bu kitaplari okumak cok guzel 2018-01-20 Ramazan 7 yasindayim güzel bir masaldır 2018-01-17 Yıldız Çok güzel 2018-01-10 Sedef çankaya Hikayeyi çok begendim 2017-12-30 Elif Harika bir içerik olmuş tebrikler 2017-12-30 Fatma Çok işime yaradı çok teşekkür ederim 2017-12-29 yusuf Çok güzel olmuuş ağustos böceği ile 2017-12-24Yazılan 35 yorum görüntüleniyor Ağustos Böceği İle Karınca Masalı
Okul öncesi çocukluk yıllarımızdan başlayıp, liseli yıllarımıza kadar beyinlerimize işlenmeye çalışılan bir öyküdür bu; karınca ve ağustos böceğinin öyküsü… Sadece bizim değil; tüm dünyanın, çocuklarına aşılamaya çalıştığı önemli bir yaşam dersidir. Anlayan anlar; anlamayanın da bir kulağından girer, diğerinden çıkar. Özü itibariyle yoruma açık bir öyküdür. Post moderndir. Yani? Yani, öyle de yorumlanabilir, böyle de… Kişiden kişiye göre değişir. Evirilip, çevrilebilir. Eğilip, bükülüp, karikatürize edilebilir. O nedenle, mizah yazarları pek bi sever bu öyküyü. * * * Okurum Nagehan Hanımefendi, bu öykünün Çinliler, Fransızlar ve Türkler tarafından yeniden yazılış biçimini düzenlemesini göndermiş. Benim hoşuma gitti, dilerim sizin de hoşunuza gider. * * * Çin yazımı… “…Karınca bütün yaz çalışır; evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar, karıncayla alay eder; tüm yazı, vur patlasın çal oynasın geçirir. Derken kış gelir... Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken, ağustos böceği, açlık ve soğuktan, iki gün sonra ölür.” * * * Fransız yazımı... “…Karınca bütün yaz çalışır; evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar, karıncayla alay eder; tüm yazı, vur patlasın çal oynasın geçirir. Derken kış gelir... Karınca sıcacık yuvasında karnı tok, sırtı pek bir şekilde kışı geçirmeye hazırlanırken kapı çalar. Kapıyı açar. Gelen, ağustos böceğidir, elinde de bavulu vardır. “N'aber aptal komşum?” der Ağustos Böceği; “Ben kışı geçirmek için Karaib Adaları'na gidiyorum da, bir isteğin var mı sorayım dedim sana. Hadi bana eyvallah…” * * * Ve Türk yazımı… “…Karınca bütün yaz çalışır; evini, yiyeceklerini hazır eder. Her canlı, karınca gibi olmak zorunda değildir ki… Ağustos böceği de saz çalıp; gününü gün etme hakkı’nı kullanır. Bu arada, göz ucuyla da karıncayı izler; aptal karınca, dur durak bilmeksizin çalışmaktadır, sinirlenir; gününü gün etme hakkını doruğa çıkarır. Tam vur patlasın, çal oynasın modunun doruğundayken de kış gelip çatar… Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken; ağustos böceği bir basın toplantısı düzenler; “Etrafta onca aç ve üşüyen varken; bu karıncalar, nasıl bir vurdumduymazlıkla, sıcacık yuvalarında yaşayabiliyorlar?" diye tepinip, kamuoyu oluşturmaya çalışır. ATV, HABERTÜRK, SKY TÜRK, BEYAZ TV ve malum birçok gazete; zavallı aç ve açıktaki ağustos böceği ile karnı tok sırtı pek karıncanın resimlerini yan yana yayımlayarak, tarafları tartışmaya davet eder. Türkiye olayın şokunu yaşamaktadır. Nerededir bu devlet? Yeşil Böcekleri Koruma Derneği bir temsilci, VAKİT, AKİT, ZAMAN, YENİŞAFAK, SAMANYOLU, KANAL 24 ve ÜLKE TV'ye giderek, 30 yıldır çektikleri sefaletin tek nedeninin, sırf yeşil renkli olmalarından kaynaklandığını…’ anlatır. Dünyanın en tanınmış Nobel ödüllü yazarı Orhan PAMUK ve onun aydın arkadaşları, olayı Avrupa düzeyinde protesto ederek, Türkiye'yi kınarlar. Konu Bakanlar Kurulu'nda tartışmaya açılır. Başbakan, ATV, BEYAZ TV, TGRT ve SAMANYOLU TV'ye verdiği özel demecinde; "Daha önceki hükümetler tarafından, sorunları yıllarca göz ardı edilen değerli ağustos böceği kardeşlerimizin, bundan böyle huzur ve refah içerisinde yaşamaları için gerekenler, mutlaka yapılacaktır…" der. Bir iki gün sonra da içi boş, ucu açık “ağustos böceği açılımını” açıklar. Bu arada TARAFTAR! GAZETESİ de, aldığı talimatla çarşaf çarşaf yayınlara başlar. "Tek bir suçlu var, o da TSK..." diye, sekiz sütuna manşet bir başlık atar; Ülkenin tüm dengeleri, tüm kurumları çatırdamaya başlar. Sabahın kör saatlerinde, Taraf Gazetesinin kapısına bavul bavul belgeler! bırakılmaktadır. O sabah işe en erken gelen Taraf Gazetesi çalışanı, o günün bavulunu açıp, o günün belgelerini!, Allah ne verdiyse, yayımlamaya başlar. Neler vardır, neler bu belgelerde… İhtilal provaları, cunta girişimleri, faili meçhuller, bel altı çalışmaları, tacizler, tüm ağustos böceklerini imha planları vs. vs… Sonunda karınca tutuklanıp, yaka paça içeri atılır. Ülke rahatlar. Ağustos Böceği, onun evine yerleşir, yiyeceklerine konar, eşyalarının üzerine yatar ve refah içerisinde, gül gibi yaşayıp gider...
"Nasıl devlet, din üzerinde tahakküm kuramazsa, dinî topluluklar da devlet ve diğer dinî gruplar üzerinde tahakküm kuramaz. Dini istismar eden örgütlerin devlet içinde yapılanmasına, paralel devlet yapıları kurmasına, devletin gücünü kendi çıkarları için kullanmasına elbette izin verilemez. Demokratik devlet bunun güvencesidir. Devletin görevi, dinlerin ve inançların kurduğu yaşattığı kurumların sivil toplum örgütlerinin serbestiyetini güvence altına almaktır. Dolayısıyla devlet-din ilişkisini belirleyen unsur sivilliktir. Toplum kendi dinî yaşamını, kendi yorumunu kendisi gerçekleştirmelidir."Bu satırlar bundan 20 yıl önce 40 yaşında İstanbul'a Belediye Başkanı seçildiğinde "otobüsler haremlik selamlık diye ayrılacak, içkili mekanlar kapatılacak" diye korku nöbetleri geçirilen, sokaklarda "şeriat istemiyoruz", "Türkiye Cezayir olmayacak" yürüyüşleri yapılan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı vizyon 90 yıllık Kemalist vesayetin, seçimlerle yıkılmayacak İslami bir versiyonunu kurmayı teklif eden Gülen cemaatiyle yaşanan kötü tecrübeden hareketle "dinî topluluklar da devlet ve diğer dinî gruplar üzerinde tahakküm kuramaz" diyen bir laiklik anlayışı, dinin devlet tahakkümünden kurtarılıp sivilleşmesi teklifinin de yer aldığı Din-Devlet İlişkisi başlığı altındaki paragraflar Haliç'te açıklanan Yeni Türkiye Yolunda başlıklı cumhurbaşkanlığı vizyon belgesinin en dikkat çekici yılda AK Parti'yi kuran kadrolar, "şeriatçılık, dincilik" ithamları arasından gelip, darbeden kısa bir süre önce Mısır'da Müslüman Kardeşler'e laiklik tavsiye eden, Türkiye'de ise devleti dinî bir cemaatin tahakkümüne karşı koruma görevini kendinde gören bir yere geldi...Ama diğer kesimler bu 20 yılda durdukları yere çakılıp 90'ların ortasından itibaren Türkiye'nin en sihirli sözcüğü, yenilik ve değişimdi. İkinci Cumhuriyet tezleri bu zamanda ortaya çıkmıştı. Yeni Osmanlıcılık tezleri de. Özal'ın, vefat etmeseydi Köşk'ten inip kuracağı partinin adı Yeni Parti'ydi. O tarihlerde içinde yeni, değişim geçen başka pek çok parti kurulmuştu. Hasan Celal Güzel'in Yeniden Doğuş Partisi, Aydın Menderes'in Büyük Değişim Partisi ve tabii Cem Boyner'in Yeni Demokrasi sonunda kurulan Yeni Demokrasi Hareketi'nin parti programının girişindeki slogan epey tanıdık Yeni bir Türkiye hâlâ siyasette medyada olan laik liberal, sol entelektüellerinin tam kadro kurucusu olduğu YDH'nın programındaki hedeflerin, iki yıl sonra 1996'da solun neredeyse tüm entelektüellerinin kurucusu olduğu ÖDP'nin vizyonunun, savundukları ve biraz da ürkek ifade ettikleri en radikal taleplerinin pek çoğu AK Parti'nin yapılmış işler listesinde 20 yıl önce bir parti çıkıp; iktidara gelirsek Kürt sorununu Öcalan'la konuşarak çözeceğiz, 1915 için taziye yayınlayacağız, Dersim için özür dileyeceğiz, kamuda başörtüsü özgür olacak, Andımız, 19 Mayıs kutlamaları kalkacak, deseydi ÖDP, YDH o partinin yanında epey sağda, statükocu kalırlardı. Tabii o parti bir hafta sonra kapatılıp, yöneticileri tutuklanmazsa...Bu son 20 yılı Erdoğan ve AK Parti'yi kuran siyasetçiler sürekli alıcıları açık, öğrenerek, değişerek geçirdi. Erdoğan, gençlik yıllarından beri içinde olduğu, sadece bir parti değil bir hayat görüşü olan Milli Görüş'ün gömleğini çıkardığını söyleyecek kadar cesur mesela CHP için muadili ancak bir CHP liderinin çıkıp Kemalizm gömleğini üzerimizden çıkardık demesiydi. Ya da daha çok sayıda sosyalistin çıkıp, vurdulu kırdılı, Kemalizme yamaklık yapmış Türk solunun geçmişini reddediyoruz bunu yapmaya cesaret Erdoğan için "Kenan Evreni geçti. Ama kendi doğru bellediklerine karşı, böyle bir mesafe koyarak bakması mümkün değil. En azından, bugünkü tavırlarıyla, mümkün görünmüyor. Bu da, hepimiz için, tehlikeli bir durum" diye yazan Murat Belge'nin son 20 yılda kendi doğru bellediklerine aldığı mesafeyle, Erdoğan'ın son 20 yılda doğru bellediklerine mesafesi arasındaki mesafe buradan Ankara'ya duble yol tersine AK Parti değişirken Türkiye'nin laik demokratları yerlerinde saydılar. Daha kötüsü de son 20 yılda dindarlarla kurdukları bütün bağları tek tek koparmaya, üzerlerinden çıkardıkları, eski gömlekleri yeniden giymeye, eski "yobazlar", "gericiler" jargonuna dönmeye 20 yılda neredeyse aynı nakaratı ve nihai çözümü dayatmaktan vazgeçmediler. O kadar çok düşünmeye, konuşmaya tartışmaya gerek yoktu. Çözüm belliydi. Yapılmışı Batı'da vardı. Onları copy-psate edince iş bitecekti. Avrupa Birliği'ne girip yırtacaktık. Norveç'e bakıp aynısını bir özgürlük, demokrasi, reform vizyonuydu bu. O yüzden Kemalistti. AK Parti'nin seçmenlerine "oynamasına" bile tahammülleri yoktu. Aceleleri vardı. Yoruma, demokratik olgunlaşmaya, her türlü tarihselci yaklaşıma kapalı bir selefi demokratlıktı Parti'nin ağır çekim, demokratik meşruiyet zemini kura kura yürüttüğü değişimi, bu 12 yılda kaç kez Kemalist olmakla, Ankaralılaşmakla, milliyetçileşmekle, Milli Görüş'e dönmekle tekfir ettiler, halkı sevmeyen, tercihlerine saygı duymayan, demokrasi oyunundan hoşlanmayan Kemalistlere döndüler. İktidar nefretiyle kendilerini devlete göz koymuş dinî cemaatlerin, arkaik solun, ulusalcıların, CHP'nin, silahlı örgütlerin, Suudilerin, İranlıların Orta Doğu vizyonunun kollarında ise 20 yıl sonra laiklik vadederek bir numaralı koltuğa da aday. Böylece 20 yıl sonra dişine göre bir "İslamcı" aday gösteren CHP'ye de bir tur bindirmiş oldu. Son 20 yılın karınca ve ağustos böceği hikâyesiydi bu...
Güneşli bir günde Topal Karınca yiyecek bulmaya çıkmıştı. Yerde gördüğü buğday tanelerini yuvasına taşımaya çalışıyordu. Ama ayağı aksadığı için buğday tanelerini taşımakta çok zorlanıyordu. İkide bir durup dinlenmek zorunda kalıyor, bu da ona çok zaman kaybettiriyordu. Topal Karınca, bu duruma çok üzülüyordu. "Keşke ben de diğer karıncalar gibi olabilseydim" diye düşünüp ah vah ediyordu. Topal Karınca'nın doğuştan bir ayağı diğerlerinden daha kısaydı. Bu durum onun topallamasına sebep oluyordu. Onun bu halini gören uğur böceği Kırmızı Yanak, karıncanın yanına gitti. Ona kocaman gülümseyerek "Merhaba karınca kardeş... Kolay gelsin. Yiyecek avına çıkmışsın anlaşılan. Sana yardım etmemi ister misin? Buğdaylar çok ağır görünüyor. Bunu tek başına taşıman çok zor olur." dedi. Topal Karınca "Teşekkür ederim. Sağ ol ama ben kendi işimi kendim yaparım." diyerek uğur böceğinin teklifini geri çevirdi. Uğur böceği bu duruma çok üzüldü. "Ben sadece yardım etmek istemiştim." dedi, boynunu bükerek. "Yardıma ihtiyacım yok benim" diyerek çıkıştı karınca. "Herkes yardım edeceğim diye yaklaşıyor. Sonra da benim topal bacağımla dalga geçiyorlar. O yüzden yardım falan istemiyorum" dedi. Uğur böceği, Topal Karınca'nın neden böyle bir tepki verdiğini anladı. Bütün sevecenliğini takınıp "Ben seninle arkadaş olmak istiyorum. Arkadaşların birbirine yardım etmesinden doğal ne olabilir. Hem senin durumunda ne var ki? Bu herkesin başına gelebilecek bir şey. Ayrıca sağlam bir bacağın var. Diğeri biraz aksıyor diye onu yok mu sayıyorsun? Haline şükret. Ya iki ayağında olmasaydı! O zaman şimdi zar zor taşıdığın buğday tanesini taşımayı hayal bile edemezdin. Şimdi niyetimin seninle dalga geçmek olmadığını anlamışsındır umarım. Ayrıca yardım teklifim hala geçerli." dedi göz kırparak. Karınca, bu samimi teklife kayıtsız kalmadı. "O halde hemen şu buğday tanelerini eve taşıyalım da kış günü aç kalmayayım. Hem madem benim arkadaşımsın, sen geldiğinde sana ikram edebileceğim yiyeceklerim olmuş olur." dedi gülümseyerek. İki arkadaş Topal Karınca'nın yuvasına yiyecek taşıdılar. Topal Karınca hayata daha neşeli bakmasını sağladığı için uğur böceği Kırmızı Yanak'a teşekkür etti. O günden sonra aralarında samimi bir dostluk kuruldu. Ve herkese örnek olması gereken bu samimi ve çıkarsız dostluk ömürleri boyunca devam etti...
Karınca ile ağustos böceğinin hikayesi nedir? AĞUSTOS BÖCEĞİ VE KARINCAbir varmış bir yokmuş bir ormanda ağustos böceği ve karınca yazın durmadan yuvasına yiyecek ağustos böceği çok bir gün yine böyle yiyecek bulmaya sırada ağustos böceği ağacın kenarında tatlı tatlı öterken karınca ağustos böceği nasılsın iyiyim iyiyim senin gibi salak buna çok ile konuşarak ağustos böceği sen hiç bu sene yiyecek toplamamışsın galiba. ağustos böceği gülerek amaaaan karınca boşver günü rahatına karınca onun bu tavrına gıcık önemsememiş ve evine iyice böceği de yiyeceksiz kaldığı için karıncadan biraz yiyecek ala bilirim diyerek karıncanın evine dönerek karınca kardeş bana biraz yiyecek vere bilirmisin karınca ona yiyecek vermemiş ve kapıyı şat diye böceği yiyeceksiz kalarak keşke ondan önce yiyecek ben toplasaydım diyerek bir daha böyle yapmamayacağına kendine söz vermiş. BU GÜNÜN İŞİNİ HİÇ BİR ZAMAN YARINA BIRAKMAYACAKSIN.
karınca ile uğur böceği hikayesi