Dünyaçapında uyku tıbbı uzmanlarının üzerinde anlaştığı bir süre var. Sağlıklı yetişkinlerin her gece 7-9 saat uykuya ihtiyaç duyduğunu söylüyorlar. Bebekler, küçük çocuklar ve gençlerin, büyüme ve gelişmelerini sağlamak için daha fazla uyuması gerekiyor. 65 yaş üstü kişilerin de gecede 7-8 saat uyuması Gündeortalama 5 saat televizyon seyreden Türk halkı, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat vakit ayırıyor. Türkiye, kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumda. Japonya'da toplumun yüzde 14'ü, Amerika'da yüzde 12'si, İngiltere ve Fransa'da yüzde 21'i düzenli kitap okurken, Türkiye'de yalnızca on binde 1 kişi kitap okuyor. Kitaplarçocukların düşünme yeteneğini geliştirir. Buna bağlı olarak üretkenlik ve planlama becerileri olumlu yönde etkilenir. Kendisine kitap okunan çocuğun dinleme becerisi gelişir. Kendisine kitap okunan çocuğun dikkat düzeyi artar. Kitap okumanın çocuklara en büyük katkılarından biri de hayal dünyasının gelişmesidir. Bazılarıiçin okuma Ay Kaç Yaşında? basit bir eğlence olacak, ama diğerleri için tavsiye ve harekete geçme rehberi olacak. Bu yazarın kitaplarını seviyorsanız, bir kez daha eserine dönmelisiniz, çünkü bu onun ünlü eserlerinden biri. Aytutulması okunacak esmalar dualar, kanlı ay tutulması namazı kaç rekat nasıl kılınır, 27 Temmuz 2018 Cuma 17:23 | Son Güncelleme: 27 Temmuz 2018 Cuma 17:23 BirKitap Bir Hayat Projesi" Kitap Okuma Kampanyasında Mart ayında 1. Olan 20 Öğrencimiz Kaymakamlığımız tarafından Sivas gezisi ve çeşitli etkinliklerle ödüllendirildi. 8 cMNskAf. Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile bu yıl 33. kez düzenlenecek olan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı 8-16 kasım 2014 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde ziyaretçilerine kapılarını yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek İstanbul Kitap Fuarı öncesinde Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu YAYFED Başkanı Bayram Murat 'Türk insanının sanıldığından daha fazla kitap okuduğunu' açıkladı. En Az Kitap Kış Aylarında OkunuyorFuar öncesi Türk insanın okuma alışkanlıkları hakkında bilgi veren Bayram Murat, bandrol sayıları dikkate alındığında hemen her mevsim kitap okunduğunu ifade etti. 2010-2014 yılından itibaren 1 milyar412 milyon 816 bin 674 bandrollü kitap satıldığını açıklayan Murat, "Geçtiğimiz yıllarda sonbahar ayında daha fazla kitap okunduğunu görüyorduk. Ancak bu yıl kitap satış oranlarını incelediğimizde sonbaharda ufak artışların olduğunu söyleyebiliriz." şeklinde konuştu. Kış ayında insanların daha az kitap satın aldıklarını hatırlatan Murat, "Son beş yılın satışlarını dikkate aldığımızda kitap okuma oranlarının kış aylarında düştüğünü görüyoruz. Kış aylarında insanların daha fazla televizyon izlediğini, kitap okuma oranlarının bu yüzden azaldığını söyleyebiliriz. Gelişmiş ülkelerde satışların homojen dağıldığını görüyoruz. yayıncılığın geleceği açısından aralık, ocak ve şubat ayı satışlarının artması gerekmektedir." dedi.*** Ekim-Kasım-Aralık 2014 Rakamları Açılması Kitap Satışlarını ArtırıyorKitap satışlarının eylül ve ekim ayında arttığını belirten Bayram Murat şöyle konuştu; "En çok kitap okulların açıldığı eylül ayında satılıyor. Okulların açılması kitap satışlarını olumlu anlamda etkiliyor. Eylül ayını sırasıyla Ekim, Mart ve Ağustos ayları geliyor. En az kitap ise Kış mevsiminde satılıyor. Aralık, Ocak ve Şubat ayı Türkiye'de en az kitabın okunduğu aylar."En Çok Eğitim Yayınları OkunuyorYetişkin araştırma-inceleme, Yetişkin Kurgu, Çocuk-Gençlik, Eğitim, Akademik, İnanç ve İthal kategorilerinde kitap satışları baz alındığında en çok eğitim yayınlarının tercih edildiğini belirten Bayram Murat şöyle konuştu "Eğitim yayınları %54 ile birinci sırada bulunuyor. En çok tercih edilen ikinci yayın türü ise dini yayınlar. Her türlü dini yayınlar%17 ile ikinci sırada yer alıyor. Yetişkin araştırma-inceleme kitapları %13 ile üçündü sırada yer alıyor."En Çok Kitap Okuyan Şehir İstanbul2014 yılı boyunca 6 milyar 290 milyon 529 bin 828 liralık kitap satıldığını açıklayan Bayram Murat,"3 milyar 755 milyon 814 bin 194 bin liralık kitap satışı ile tüm Türkiye'deki satışın yarıdan fazlası İstanbul'da gerçekleşiyor. İkinci sırada 1milyar 690 milyon 823 bin 200 liralık satışla Ankara, üçüncü sırada ise 843milyon 892 bin 434 liralık satışla İzmir bulunmakta." şeklinde konuştu. “Kitap Satışları her yıl artıyor”İstanbul Kitap Fuarının gittikçe büyüdüğünü hatırlatan Bayram Murat şöyle devam etti "Bu yıl Frankfurt Fuarına105 ülkeden 7 bin sektör temsilcisi katıldı. İstanbul kitap fuarı da her geçen gün büyüyor. Bizde global markalar çıkarmayı başarabilmeliyiz. Türk yayıncılık sektörü her yıl önemli oranda büyüyerek markalaşma adına da önemli adımlar atıyor. Forumlar Kültür / Sanat Kitap Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız. Bir ayda kaç kitap okursunuz? Konuyu başlatan deatmania Başlangıç tarihi 28 Temmuz 2012 Bu konuyu okuyanlar 1 Katılım 30 Ekim 2009 Mesajlar 12,999 Reaksiyon puanı 62 Puanları 48 Merhaba arkadaşlar, Bir ayda kaç tane kitap okursunuz? Kitap okuma alışkanlığınız var mı? 2 Katılım 15 Kasım 2011 Mesajlar 4,114 Reaksiyon puanı 13 Puanları 38 İnternette dolasmaktan kitap okumaya vakit ayirmiyorum maalesef 3 Katılım 6 Haziran 2008 Mesajlar 2,379 Reaksiyon puanı 79 Puanları 48 4 5 Katılım 26 Şubat 2011 Mesajlar 676 Reaksiyon puanı 0 Puanları 0 Okumayı seviyorum Bilim ve kurgu ağırlıklı ama kitap alacak para yok ne bulduklarımızla işte. 6 Katılım 13 Ocak 2012 Mesajlar 166 Reaksiyon puanı 0 Puanları 16 Aslında bu konu başka bi bölümde açılsa ankete yüzlerce kişi katılabilirdi kitap okumaya ne kadar ilgisiz olduğumuzun bir göstergesi bu bence 7 Katılım 15 Eylül 2009 Mesajlar 692 Reaksiyon puanı 4 Puanları 0 Okumayı seviyorum Bilim ve kurgu ağırlıklı ama kitap alacak para yok ne bulduklarımızla işte. Kütüphanelerden alabilirsin. 8 Katılım 8 Ocak 2011 Mesajlar 875 Reaksiyon puanı 1 Puanları 0 Genelde 4-5 arasında değişir. Kitapları orijinal almaya özen gösteririm. Çünkü sahte basım kitaplarda eksik sayfalar olabiliyor. Bir kitap genelde 20-25 TL olduğu için para sıkıntısı yaratacağını düşünmüyorum. Türk yazarlardan Ahmet Ümit i öneririm. Özellikle tarih sevenler için. 9 10 Katılım 31 Aralık 2007 Mesajlar 17,485 Reaksiyon puanı 184 Puanları 63 Genellikle eğitim ile ilgili kitapları okumam aksine dersleri izlerim. Kitap okuduktan sonra aklımda bir şey kalmaz çünkü. Bu yüzden kitap okumam ya da çok nadir okurum... Ekleme Ama internette okuduğum makaleleri toplasan sayfa-sayfa kitap yapar orası ayrı 11 Katılım 5 Kasım 2007 Mesajlar 3,816 Reaksiyon puanı 50 Puanları 48 4 kitap deviririm. Ben okumadan önce hamurunu koklarım sonra başlarım ve en az 150 saife okumadan asla bırakmam 12 Katılım 29 Haziran 2012 Mesajlar 1,023 Reaksiyon puanı 0 Puanları 0 1 senede 1 kitap zor okuyorum ya S 13 Katılım 2 Nisan 2012 Mesajlar 3,231 Reaksiyon puanı 7 Puanları 38 okulun verdiği kitapları okumak zorunda olduğum için okuyorum normalde haftada ama hafta seçeneği olmadığı için ay seçeneğini işaretledim. 14 Katılım 17 Eylül 2011 Mesajlar 162 Reaksiyon puanı 0 Puanları 0 15 Katılım 18 Eylül 2010 Mesajlar 1,638 Reaksiyon puanı 8 Puanları 38 1 tane okunsun, anlayarak okunsun. 16 Benzer konular Forumlar Kültür / Sanat Kitap Her gün düzenli olarak okunması gereken kitap sayfası birçok kitapseverin aklını kurcalamaktadır. Kitap okumayı alışkanlık haline getirmek isteyenler genellikle bu veya benzer sorulara cevap aramaktadır. Bu yazımda her gün en az kaç sayfa okumalıyız sorusuna kendi tecrübelerime dayanarak cevap vereceğim. “Kitap okuyan biri ölmeden önce binlerce hayat yaşar; hiç okumayan adam ise bir hayat yaşar.” George R. R. MartinÖncelikle yeterince kitap okuyor muyum? Ne için okuma yapmalıyım? diye sorular sorarak işe başlamalısınız. 2016 yılında kendime bu soruları sorduğumda okumak istediğim ve hedeflediğim kadar okumadığımı fark ettim. Ve yılda 70’den fazla kitap okumama yardımcı olan makul bir sistem geliştirdim. Her gün en az kaç sayfa okumalıyız sorusuna cevap ile ne alakası var diye söylenmeyin… Açıklamama izin verin…Başlangıçta bir hedefiniz varsa ve buna ulaşmak istiyorsanız sadece okumak için zaman ayırmalısınız. Söylemesi yapmaktan daha kolay tabi… Orası ayrı mesele…. Kendi okuma alışkanlığıma baktığımda okuma alışkanlıklarımın proaktif değil çoğunlukla reaktif olduğunu anladım. Ekranımda çeşitli sosyal medya siteleri her an okuma yapmak için açık bekliyordu. Her gün kitap okumak için proaktif olarak zaman ayırmıyordum. Ben sadece web üzerine bana sunulan ilginç ve popüler yazıları okuyordum. Sonuç olarak okumalarımın çoğu çevrimiçi, önüme ne gelirse ve günde kaç sayfa okuduğumu bilmeden bilinçsiz bir okuma şekliydi. Bu yüzden dikkat dağılmalarını önlemek ve daha fazla kitap okumak için teknolojik aletleri sessize alarak göz önünden kaldırdım. Sosyal medya sitelerine ise hiç bakmaz oldum. Zaten sosyal medya insanı, daha doğrusu insan aklını kirletiyor. Uzak durmak bana iyi geldi. Düzenli okuma kararı aldığım 2016 yılının ilk aylarında güne başlarken 20 sayfa kitap okumaya başladım. Genelde birazcık erken uyanır, elimi yüzümü yıkar, iş için giyinir, bir bardak su içer ve evden çıkmadan 20 sayfa okurdum. İş dönüşü eve gelince yemek yer, evdekilerle sohbet eder, banyo vb. günlük yapmam gereken rutinlerimi hallederdim. Ana haberleri izlemeden önce genellikle 15-20 dakika gibi bir vaktim olurdu. Bu süreçte 20 sayfa daha okurdum. Uyumadan önce genellikle 40 sayfa okuma yapardım. Sabah 20 + Haberlerden önce 20 + Uyumadan önce 40… Etti mi 80 sayfa günlük okuma… Genelde okuduğum kitaplar 400 sayfadan aşağı değildir. 80 sayfa okuma yaparak 5 günde bir kitap bitiriyordum. 1 yıl 365 gün olduğuna göre 5 günde bir kitap bitirdiğimi hesaba katarsak ortalama 73 kitap okumuş oluyorum. Daha ince eserler de vardı tabii. 2016 yılında 100 kitap okumuşumdur… Neyse… Hayatınızı büyük ölçüde etkileyebilecek çoğu alışkanlıkta olduğu gibi acele etmeden düzenli olarak yapmanız gerekiyor. İhtiyacınız olan tek şey düzenli ve parçalara bölerek devamlı olarak günlük okuma yapmak… İşin sırrı burada… Her gün en az kaç sayfa okumalıyız? sorusunun cevabı bana göre 80 sayfa yani yaklaşık 1 saat okuma yapmaktadır. Süre, okuma hızınıza göre değişiklik gösterebilir. Süreyi çok bulanlar, bu kadar okuyamayacaklar, kitap okuma alışkanlığı kazanmak isteyenler için ekstra önerimde var. Kitap okumayı alışkanlık haline getirmek için günde kaç sayfa kitap okunması gerektiğini size söyleyeyim. Bir insanın okuması gereken sayfa sayısı günlük en az 20 olmalıdır. 20 erişilebilecek çok basit bir hedeftir ve düzenli olarak yaptığınız zaman okuma alışkanlığını çok rahat kazandırabilir. Her gün 20 sayfa yaklaşık 20 dakika kitap okumak sizi asla yormayacak ve bıktırmayacaktır. Fakat asla ama asla aşağısına düşmeyin. 5-10 sayfa ve 5 – 10 dakika çok komik rakamlar… En az 20 sayfa ve 20 dakika önerisi yetmemeye başlarsa seviye atlamak isterseniz günde 40 sayfa kitap okuyabilirsiniz. Bu aşamalardan geçip hemen akabinde okuma alışkanlığı kazandıktan sonra günde kaç saat okumalı diye araştırmaya başlamanız dileğiyle… İyi okumalar dilerim… -Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? +Bitmeyecek. -Hiç mi? +Hiç. -Niyetin katip olmak mı yani? +Hayır. -Ya? +İnsan olmak. “Orhan Kemal”Sizler günde kaç sayfa kitap okuyorsunuz? Kitap okuma alışkanlığı olmayan veya bu alışkanlığını geliştirmek isteyen arkadaşlarımız için önerilerinizi yorum bölümünden iletirseniz çok sevinirim. Haberler > Kitap Tutkunları Toplanın! Günde En Az 100 Sayfa Kitap Okumaya Başlama Serüvenim - 1038 Türkiye’de kitap okuma oranının 1/1000 olduğu tespit edildi. İş hayatı, okul, günlük yaşam derken gerçekten yeterince kitap okumaya fırsat bulamıyoruz. Fakat tabii ki “Kitap boş vakitlerde okunmaz, kitap okumak için vakit ayrılır.” Hem bu mottodan hem de ihtiyaçtan dolayı kendime günlük 100 sayfa okuma hedefi koydum. Belki birkaç kişiye ilham olur, fayda sağlar. 🌸 Öncelikle belirteyim, günlük 100 sayfa okumak için öyle üstünkörü okuyup geçmiyorum, kitabın hakkını veriyorum. Neden böyle bir şeye karar verdim; Okuduğum bölüm sebebiyle çokça okuma yapmam gerekiyordu. Yani biraz mecburiyetten oldu. Günde en az 300 sayfa okumamız gerektiği söylenmişti.😅Bir kitap elimde 3-4 günden fazla kalınca sıkmaya başlıyor. Bunu benden başka yaşayan var mı bilmiyorum ama ben bir kitabı öyle haftalarca okumaktan pek hazzetmem. Kitap ne kadar hoşuma giderse gitsin bir yerden sonra bitsin artık deyip başka bir kitaba yönelebiliyorum. Aslında gözlerimin bozuk olduğunu fark ettim. 😅Ne alakası var şimdi?’ diyebilirsiniz. Tam olarak nasıl tarif edebilirimbilemiyorum, yanlış yönlendirmek de istemem, kitap okurken sanki harflerin arasından ışık yansıyormuş gibi bir görüntü oluyordu ama ben herkes bu şekilde görüyor zannettiğimden pek önemsememiştim. Tesadüfen göz muayenesi oldum ve gözlük kullanmam gerektiğini öğrendim. Gözlüğümü alıp ilk defa kitaba bakınca yıllardır kitap okurken kendime işkence ettiğimi fark ettim. İlk tepkim Ohoo ben böyle aralıksız 2 saat kitap okurum!’ oldu. Kitaplığımda okuduğum kitaplardan çok okumadıklarım olmaya başladı. En nefret ettiğim, fazlaca eleştirdiğim şeyi kendim de yapmıştım. Kitapçıdan ihtiyacı kadar kitapla çıkabilen yoktur zaten. Kampanyalar, indirimler, kargo bedavalar derken aldıkça almışım. Gerçi, tam olarak hatırlamıyorum ama, bir söz vardı. Kitaplığı okunmuş değil okunmamış kitaplar oluşturur.’ diye. Bu sözün doğrusunu ve kimin sözü olduğunu bilen yorumlara yazabilir mi? 😄Tabii ki en önemli sebebim, kitap okumayı çok sevdiğimden daha çok kitap görmeyi istiyorum. Tabii ki karar verip anında başarmadım. Şimdi nasıl başladığıma ve nasıl yaptığıma gelelim. Öncelikle küçük hedefler koydum. Daha önce de söylediğim gibi, okuduğum bölüm sebebiyle zaten günlük okumalarım 20-30 sayfanın aşağısına düşmüyordu. Ben de günlük en az 50 sayfa net okuyordum. Aslında 'İşimiz gücümüz var nasıl okuyalım 100 sayfayı?' diyorsanız hedefi her zaman için böyle küçük tutabilirsiniz. Günde 30 sayfa bile ayda 3-4 kitaba tekabül edebiliyor sonuçta. Toplu taşıma, okumak için büyük fırsat. Bu madde aslında benim için maalesef fiyasko. Ben bu maddeyi sadece tavsiye edebiliyorum. Günlük yaşamda okul, iş derken zamanımızın büyük bir kısmı yollarda geçiyor. Toplu taşıma araçlarında ya da kalabalık ortamlarda yeni bir kitaba başlayamayabilirsiniz ama birkaç sayfa okuduğunuz, konusuna az çok hakim olduğunuz bir kitaba odaklanabilirsiniz. Senin için neden fiyasko derseniz, benim yolculuk sırasında kitap okurken aşırı derecede midem bulanıyor. Normalde hiçbir ulaşım aracında midem bulanmaz ama yolculuk sırasında ne telefona ne kitaba bakamıyorum. Bu sorunu benden başka yaşayan varsa onları da yorumlara bekliyorum. 😅 Özellikle bir çözüm yolu bilen varsa. 🙏 Bekletmeyin, bekleyin. Şu hayatta övünebildiğim sayılı özelliklerimden ve verebileceğim sayılı tavsiyelerden biridir; gideceğiniz yerlere bir yarım saat kadar önce gidin. Bekleme sırasında kitabınızı rahatça okuyabilirsiniz. Hayatım boyunca hiçbir yere geç kalmadım, asla kimseyi bekletmedim, hiçbir derse geç girmedim, bütün derslikleri bomboş gördüm 😂. Okumalarımın büyük bir kısmını da bekleme sürelerimde yapıyorum zaten. Size yarım saat dedim ama kendim biraz abartıyorum bu süreyi, yarım saat yeterli aslında. 🙏 Telefonunuzu uçak moduna alın. Özellikle uyumadan önceki süreyi iyi değerlendirin. Gün içinde 10, 20 ya da 30 dakikalık sürelerle telefonunuzu uçak moduna alın ve tamamen kitabınıza odaklanın. Benim için en ideali 20 dakikaydı ama ben o süreyi zamanla 30 dakikaya çıkarttım. Hala ara ara 20 dakikaya düşürdüğüm oluyor. Az mı çok mu bilemiyorum ama ben yarım saatte 20-25 sayfa okuyabiliyorum. Gün içinde sabah, öğle, akşam ve yatmadan önce bu şekilde okuma molaları verirseniz hedefinize kolaylıkla ulaşabileceksiniz. Ben özellikle uyumadan önceki süreyi mümkün olduğunca uzun tuttum. Çünkü, normal midir bilemiyorum, benim uykuya dalmam saatler alıyor. Yatakta dönüp durmaktansa kitap okuyorum, hem bu sayede uykum da geliyor, daha rahat uyuyabiliyorum. Gözümün önünde, elimin altında mutlaka bir kitap bulunduruyorum. Bu sayede okumam gerektiği aklımdan çıkmıyor. Telefonla uzun süre vakit geçirmeye başlayınca rahatsızlık duyuyorum. Bunu; çantanızda, iş yerinizde ve başucunuzda ayrı kitap bulundurarak da yapabilirsiniz. Böylelikle çapraz okuma da yapabilirsiniz. Buna daha sonraki maddelerde tekrar döneceğim. Bookstagram hesaplarını takip edin. Maalesef boş vakit bulduğumuzda aklımıza ilk önce kitap değil telefon geliyor. Bunu aşmam gerçekten çok uzun sürdü. Kitap okurken farkında olmadan telefonu açıp kendimi sosyal medyaya dalmış olarak bulduğum çok oldu. Uçak modu fikri de buradan çıktı zaten. Bir önceki maddede söylediğim gibi gözünüzün önünde bir kitap bulundurmanız gerçekten çok önemli. Bookstagram hesapları da kitap okuma fikrini sürekli gözünüze sokacağından gerçek anlamda telefonu bırakıp kitaba yönelmeye teşvik olacaksınız. Aynı anda birkaç kitap okuyun, yani çapraz okuma yapın. Bkz 5. madde Benim belki de en büyük motivasyonum bu madde. Aynı anda birkaç kitap okumaya, 100 sayfa hedefimden çok önce başlamıştım. Daha önce de söylediğim gibi bir kitap elimde uzun süre kalınca bir an önce bitsin artık’ şeklinde okumaya başlıyorum. Bu sorunu aynı anda iki kitap okuyarak aşmıştım. Bir romanın yanında bir öykü kitabı okuyabilirsiniz. Aynı anda birbirinden tamamen farklı tarzda iki kitap seçmeniz çok daha iyi olacaktır. Bir kitap ufak ufak sıkmaya başladığında başka bir kitapla kafanızı dağıtmış olacaksınız. Daha sonra kitap tekrar çekecektir sizi. Burada önemli olan aynı anda okunan kitap sayısını çok abartmamak. Elektronik kitaplara şans verin. Henüz bu fikre çok ısınamadık ama ben şahsen çok sevdim. Özellikle çapraz okuma yaptığımdan kalın, büyük kitapları baş ucumda ya da masamda, elektronik kitabımı ise çantamda taşıyorum. Bildiğiniz gibi bir kitabı çantada doğru düzgün taşıyabilmek oldukça zor. Ya da çok kısa bir süre boş zamanımız olduğunda kitap okumak istesek bile o kitabı çantadan çıkarmaya üşeniyoruz. Bu noktada elektronik kitaplar kurtarıcım oldu. E-kitap okuyucu alın demiyorum tabii ki, bunun için hem kitap satın alabileceğiniz, hem de kitabınızın ışığını göz sağlığınıza uygun bir şekilde ayarlayabileceğiniz uygulamalar mevcut. Bu tarz uygulamalar için şuraya şöyle bir içerik bırakayım;Kitap Tutkunu Olan Herkesin Telefonunda Mutlaka Bulunması Gereken 10 Uygulama Okuyamadığınız sayfaları bir sonraki gün tamamlamaya ÇALIŞMAYIN. Bu gerçekten insanı haddinden fazla geriyor ve kitap okumak gerçekten eziyete dönüşüyor. İnsanlık hali, her gün okuma hedefinize ulaşamayabilirsiniz. Bir sonraki gün tamamen yeni bir gün. Herhangi bir konuda bir önceki günü, mümkün olduğunca kendinize yük etmeyin. 🙏 Hedefinizden kimseye bahsetmeyin. Bu da sizi gereksiz bir strese sokacaktır. Ben böyle bir şeye hiç girmedim ama tahmin edebiliyorum. Kitap okuma hedeflerini gözümüze sokan insanların hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını şahsen gereksizce yakından takip ediyorum. Kimseye bir şey kanıtlamanıza gerek yok. Keyfimize bakalım değil mi? 🌾 Peki sonuç; BAŞARDIM! Yaklaşık 7-8 aydır, ara ara falsolarım oluyor tabii, günde 100 sayfa okuyorum. Öncelikle, düzenli okumaya çok önce başladığımdan düzgün ve anlaşılır konuşma, geniş kelime dağarcığı, büyük empati yeteneği, yüksek konsantrasyon, yaratıcılık gibi kazanımları geçiyorum. 100 sayfa okumakla ne kazandım onlara bakalım; 1. Okuma hızım net bir şekilde arttı. Doğal olarak okuduğum kitap sayısı da Sosyal medyadan 100 sayfa okumayı hedeflemeden önce de çok kez denemiş ama başaramamıştım. Bu devirde tamamen kopmamız zaten imkansız ama en azından sosyal medyaya harcadığımız gereksiz zamandan kurtuldum. 3. Eğitim hayatım boyunca uğraştığım Derslerime günü gününe çalışacağım, son güne biriktirmeyeceğim.’ hedefime ulaştım. Sınava 1 gün kala 7-8 Shakespeare okumak zorunda kaldığım, derse girmeden önce 150 sayfalık bir kitabı 1 saatte bitirmeye çalıştığım günleri geride bıraktım. Eğitim hayatımın sonuna yaklaşırken başardım ama sonuçta oldu. Hiç yapamadım demeyeceğim. Sadece edebi eserler değil, kuramsal kitapları okumak da zor gelmemeye başladı. Rahatlıkla kısa sürede okuyup notlar çıkarabiliyorum. Sınav haftası sabahlamaları bitti diyebilirim. 4. Daha düzenli ve sistemli yaşıyorum. Abartma artık diyebilirsiniz ama bir günün tamamını sadece tavanı seyrederek geçirmişliği olan biri olarak, boş boş etrafa bakmak, sosyal medyada stalk batağına düşmek ve en önemlisi gereksiz mobil oyunlar gibi belalardan ciddi anlamda uzaklaştım. 5. Daha düzenli uyuyabiliyorum. Daha önce de belirttiğim gibi uykuya dalmak benim için oldukça büyük bir sorundu. Uykumu telefonla vakit geçirerek getirmeye çalışıyordum ama bu tam tersi bir etki yaratıyormuş. Kitabın da aynı ters etkiyi yaratabileceği söyleniyor ama bana gayet iyi geldi. 6. Her zaman yapacak bir şeyim var. Yapacak bir şeyim yok, sıkıldım gibi bir durumum olmuyor. Boş vaktim, sıkılacak kadar uzuyorsa elim mutlaka bir kitaba gidiyor. Sonuç olarak şimdilik bu durumdan gayet memnunum. Siz de okuma rutininizi ya da tavsiyelerinizi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz. 🌸 15 Ağustos 2012 tarihinde aramızdan ayrıldı Müşfik Kenter. Vefatının 10. yılında saygıyla anıyorum tiyatromuzun büyük sanatçısını. Bu vesileyle biraz gerilere gidiyorum; Kent Oyuncuları’nın 50. yılını 18. İstanbul Tiyatro Festivali içinde kutladığımız Mayıs 2012 yılına... O festivalde daha önce de oynamış oldukları iki oyunla konuğumuz oldu Kent Oyuncuları Yıldız Kenter’in unutulmaz “Kraliçe Lear”ı ve Müşfik Kenter’in sevgili eşi Kadriye Kenter ile oynadığı sıra dışı bir aşk hikâyesi “Aşk Mektupları.” O iki özel günü nasıl unutabilirim? Tiyatro Festivali belki de onca yıl aldığı alkışların en duygu yüklü olanını almıştı. AŞK MEKTUPLARI’Ne güzel seslenir “Aşk Mektupları”nın bir yerinde erkek sevdiği kadına “[...] Sana elceğizimle, kendi kalemimle ve tüm yazarlık hünerimle yazdığım bu mektup sadece ve sadece benden’ geliyor sana. Böylece kendimi sana sunuyorum... Beni yırtıp atabilirsin, saklayabilirsin veya bugün, yarın yahut ölene kadar istediğin kadar durup durup okuyabilirsin.” Ne kadar anlamlı bir paylaşımdır “mektup.” Hiç benzemez bugünün “WhatApp” vesairesine... Evet, “Aşk Mektupları” Müşfik Kenter’in sahneye çıktığı son oyun oldu... Üç ay sonra vefat etti. Sağlığının kritik olduğu bir dönemde Tiyatro Festivali’nde bir kez daha yer alarak bizi onurlandırması elbette ki ayrı bir zarafetti. Tiyatroya duyduğu aşkın simgesiydi. DÜNYAMIZI ZENGİNLEŞTİREN OYUNLAR Nice unutulmaz oyunlarda güçlü yorumlarıyla hayat verdiği iddialı karakterle zihinlerimizde yer etmiş bir isim Müşfik Kenter. Usta işi oyunculuğunu sergilediği o kadar çok eser var ki ve hepsi de belleklerimizde... Tarih sırası gözetmeden akıyor bu oyunların bir kısmı gözlerimin önünden... “Raşamon”, “Hamlet,” “Bir Garip Orhan Veli” ya da “Üç Kuruşluk Opera”, “Konken Partisi”, “Ders”, “İskemleler”, “Mikadonun Çöpleri”, “Yalnızlığın Oyuncakları”, “Maskeli Süvari”, “Babalar ve Oğullar”, “Martı”, “Vişne Bahçesi”, “Üç Kız Kardeş...” “Ayak Takımı Arasında”, “Kahramanlar ve Soytarılar...” Hepsi birbirinden iddialı, hepsi Kent Oyuncuları’nın yıllara yayılmış sağlam, ödün vermeyen repertuvarının bir parçası. SAVUNMA’“Ödün vermeyen” deyince David Rintels’in “Savunma” adlı oyunu ve Müşfik Kenter’in oradaki mükemmel performansı bir kez daha takılıyor aklıma. Ve tabii ki de ana temanın adalet olduğu bu oyuna dair Uğur Mumcu’nun 17 Eylül 1983 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yazdıkları... Kısa bir bölümünü paylaşıyorum “Avukat Darrow, gericiliğin ve bağnazlığın kol gezdiği yıllarda yaptığı savunmalarla ün kazanmış, adını savunma mesleğinin onurlu bir savaşçısı olarak uygarlık tarihine kazımıştır [...] Avukat Darrow’un ceza davalarındaki hüneri, özgürlük tutkusu ile bilenmiş savunma gücü ve konuşma yeteneği şiddete, teröre karşı ödün vermez tutumu ile tam bir çağdaş insanı’ simgelemekteydi. [...] Savunma hakkı, yargı bağımsızlığının vazgeçilmez koşullarından biridir. Adalet, ancak ve ancak yargının bağımsız, avukatın özgür olduğu yerde başlar...” Sanki günümüzde yazılmış gibi...GÜÇLÜ BİR YORUMCU, KIYMETLİ BİR HOCA VE...Oyunculuk, sanat ve aşkın buluştuğu bir yaratım süreci kuşkusuz. Yeteneğin, bilginin, sevginin iç içe geçtiği bir süreç... Müşfik Kenter’in her oynadığı oyunda, ruh kattığı her karakterde bu süreci gözlemledik. O, sadece bir yorumcu olarak değil, kıymetli bir hoca olarak da Türk tiyatrosuna zenginlikler katmış bir sanatçı. Her daim saygı, hayranlık ve sevgiyle anıyoruz, yokluğunu hissediyoruz... Ama bu yeterli mi? Hayır. Çünkü yitip giden değerlerle birlikte dönemler kapanıyor. Belleklerde kaymalar oluyor. Yapılması gereken ise kapanan dönemleri açmak; tiyatro araştırmalarıyla, yazılı ve sözlü tarih çalışmalarıyla, tiyatro arşivlerini güçlendirmekle ve tiyatro müzeleriyle geçmiş kuşaklara saygı, gelecek kuşaklara bilgi sunmak... Evet, bu saydıklarımın hepsi de başlı başına birer yazı konusu...

1 ayda kaç kitap okunur